Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavsky ile Ortak Basın Toplantısı, 25 Haziran 2024

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli basın mensupları, Çekya Dışişleri Bakanı Sayın Lipavsky’yi ülkemizde ağırlamaktan memnuniyet duyduğumu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. Kendisine huzurlarınızda bir kez daha hoş geldiniz diyorum. Kendisiyle görüşmemizde ikili ilişkilerimizin yanı sıra bölgemizdeki gelişmeleri de etraflıca ele alma imkânımız oldu. Ülkelerimiz arasındaki iş birliğini her alanda güçlendirme irademizi bugün bir kez daha teyit ettik.

Değerli basın mensupları, Türkiye ve Çekya arasındaki ticaret hacmini geçen yıl itibarıyla 5 milyar Dolara yükseltmeyi hedeflemiştik, bugün ise bu hedefi yakalamış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Şimdi hep beraber ortaya koyduğumuz hedefle ticaret hacmimizi 10 milyar Dolara yükseltmek için çalışacağız. Yatırımlar, müteahhitlik, ulaştırma, yeşil ve dijital dönüşüm alanlarına da öncelik veriyoruz.

NATO müttefikleri olarak savunma sanayii alanındaki iş birliğimizi de önemsiyoruz. Savunma sanayiindeki iş birliğimizi somut projeler eşliğinde üçüncü ülke pazarlarına yönelik olarak daha da geliştirmeyi hedefliyoruz.

Halklarımız arasındaki bağlar da her geçen gün daha da derinleşiyor. Ülkelerimiz arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılı anısına Prag’da bu ay yapılan park açılışını dostluğumuzun bir nişanesi olarak görüyoruz. Çek-Türk iş birliği bu parkın açılışından hepimiz büyük bir mutluluk duyduk.

Turizm sektöründeki gelişmeler de memnuniyet vericidir. Geçen yıl 380 binden fazla Çek turisti ülkemizde ağırladık. Türkiye’nin Çek turistler tarafından en fazla tercih edilen ülkelerden biri hâline gelmesinden de ayrıca memnuniyet duyuyoruz.

Değerli basın mensupları, kıymetli meslektaşımla bugünkü görüşmelerimizde bölgesel ve uluslararası konuları da ele alma imkânımız oldu derinlemesine. Avrupa Birliği sürecimize verdiği destekten dolayı Çekya’ya müteşekkiriz. Avrupa Birliği’yle ilişkilerimizin ilerletilmesi ve üyeliğimizin önündeki engellerin aşılması hususunda Çekya’nın katkı ve desteklerinin önümüzdeki süreçte de devam edeceğine inanıyoruz.

Bugünkü görüşmemizde Gazze’deki insanlık dramını da ele aldık. İsrail Gazze’de kelimenin tam anlamıyla bir etnik temizlik yapmaya devam ediyor. Gazze’de her gün bir yeni savaş suçu işleniyor. İsrail’in hâlâ topraklarını genişletme peşinde koşmasına, Filistinli kardeşlerimizin topraklarını çalmasına sessiz kalmadık, sessiz kalmayacağız. Tam tersine, Gazze’deki zulmün son bulması için tüm platformlarda sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Diplomasinin tüm imkânlarını sonuna kadar seferber edeceğiz. Bu çerçevede, Gazze’deki ateşkesi hedefleyen tüm girişimleri destekliyoruz, çözümün yolu iki devletli çözümü hayata geçirmekten geçiyor. Birçok ülke artık bu gerçeği teslim ediyor. Filistin Devleti’ni tanıyan ülkelerin sayısının artması bunun bir göstergesidir. Bu sayının artması için önümüzdeki dönemde de çalışmalarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz. Biz, Filistin coğrafyasında da, Ukrayna konusunda da aynı ilkeyle hareket ediyoruz. Aylardır herkesi uyarıyoruz, bu çatışmalar bölgesel, hatta küresel bir savaşa dönüşebilir, bunun engellenmesi için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, görüşmemizde Ukrayna’da devam eden savaşı da ele aldık. Türkiye, Ukrayna’nın bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklemektedir, ama savaşın yol açtığı can kayıplarını ve korkunç yıkımı da görmezden gelemeyiz. 500 bine aşkın insan bu savaşta hayatını kaybetti. Bu savaş, Ukrayna’nın dışına sıçrama, hatta kitle imha silahlarının kullanımına yol açma risklerini bünyesinde barındırıyor. Bu nedenle Türkiye olarak biz, tarafların barış için müzakere masasına oturmalarını görmek istiyoruz. Gerek Ukrayna’nın, gerek Rusya’nın ortaya koydukları barış vizyonuyla kan dökülmesine son verme konusunda istekli olduklarını göstermelerini önemsiyoruz. Bunu, içeriği ve koşulları ne olursa olsun, başlangıç itibarıyla önemli bir adım olarak görüyoruz. Uluslararası toplumun da kapsayıcı bir şekilde daha fazla adım atması gerekiyor. Türkiye her zaman olduğu gibi bundan sonra da görüşmelerde kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynamaya hazırdır.

Değerli basın mensupları, biliyorsunuz Avrupa Futbol Şampiyonası kapsamında Milli Takımımız ile Çekya arasında yarın kritik bir maç oynanacak. Bu karşılaşmada her şeyden önce sportmenliğin galip gelmesini diliyorum. Tüm futbolseverler için keyifli ve güzel bir maç olmasını temenni ediyorum.

Değerli meslektaşıma, Sayın Bakana ziyaretleri için tekrar teşekkür ediyor, sözü kendisine bırakıyorum.

ÇEKYA DIŞİŞLERİ BAKANI JAN LIPAVSKY- [SİMULTANE TERCÜME]

https://youtu.be/ypMV3uv3Ysw?t=277

SORU- Benim sorum Sayın Hakan Fidan’a olacak. Efendim, konuşmanızda da bahsettiniz, bugünkü görüşme marjında Ukrayna’daki savaşla ilgili olarak muhatabınızla ne konuştunuz?

Ve ayrıca, Ukrayna’daki savaşın geleceğini nasıl görüyorsunuz, bu nereye gidiyor, biraz daha açabilir misiniz?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, ifade ettiğiniz gibi, meslektaşımla bu konuyu etraflıca görüşme imkânımız oldu, çünkü Çekya da özellikle Ukrayna’daki konuda son derece hassas, bu konuda büyük endişeleri var Avrupa güvenliği açısından, özellikle Ukrayna’nın işgal edilmesinin Avrupa’daki Doğu ve Orta Avrupa’daki birçok ülkede büyük bir güvenlik endişesine yol açtığını zaten hepimiz biliyoruz. Bu endişenin gereği olarak çeşitli politikalar adapte edilmekte ve çalışmalar yapılmakta.

Biz Türkiye olarak biliyorsunuz Cumhurbaşkanımızın vizyonu başından beri bütün savaşların sona erdirilmesiyle ilgili bir vizyonumuz var, özellikle gerek Ortadoğu’da, gerek yanı başımızda, gerek kuzeyimizde, her yerde olan savaşlar bölgemize yıkım getiriyor.

Tabii ki biz, konuşmamızda da ifade ettik, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü destekliyoruz, Ukrayna’nın işgal edilmesine karşıyız. Fakat şöyle bir manzarayla karşı karşıyayız: Bu savaş artık Ukrayna ve Rusya’dan daha büyük bir savaş hâline dönüşmeye başladı, çok büyük küresel riskleri bünyesinde barındırıyor, küresel bölünmelerin buradan derinleştiğini görüyoruz. Sıcak savaş belki Ukrayna dışına ve Rusya’nın belli bölümü dışına çok fazla çıkmadı ama, savaştan dolayı kamplaşma ve bu kamplaşmanın derinlemesine yaygınlaştığını görüyoruz. Rusya’nın giderek kendi kampını şu ana kadar hiç olmadığı bir şekilde, savaştan dolayı başka bir ittifak alanına yöneldiğini, Avrupa güvenlik mimarisinin, Transatlantik ilişkilerinin başka şekilde evrildiğini görüyoruz. Bunlar küresel yayılmanın farklı formları ve savaş olduğu zaman belli risklerin hangi formatta evrileceğini önceden kestirmeniz pek mümkün olmayabiliyor. Dolayısıyla biz her zaman diyoruz, yayılma riski ve kitle imha silahlarının kullanılma riski sürekli mevcut savaş olduğu sürece, bu savaşın onun için artık gün geçmeden, vakit kaybetmeden durması gerekiyor. İki buçuk yıl oldu. İki buçuk yıl boyunca taraflar kendi güçlerini ellerinden geldiği şekliyle kullandılar ve bugün neredeyse bir beraberlik durumu gibi bir şey söz konusu sahada. Bu noktada bir barış, bir ateşkes görüşmesi başlatılmasının fevkalade faydalı olacağını düşünüyoruz. Pozisyonlar her ne kadar uzlaşmaz gözükse de savaş yerine, silahlar yerine, konuşarak diyalogla bu konunun çözülmesi için gerekli psikolojik atmosferin de oluştuğunu, siyasi atmosferin de oluştuğunu biz açıkçası gözlemliyoruz. Belki bazı ülkelerin Amerikan seçimleri sonrası, Avrupa’daki bazı seçimlerin sonrasında bu konuyu görüşmenin daha iyi olacağı konusunda belli fikirleri olabilir, ama bizim gördüğümüz, savaşın risklerinden dolayı bir an önce ateşkesle ilgili konuşmaların başlaması fevkalade önemli.

Sadece Ukrayna’da değil, Gazze’deki savaşta da aynı şeyi söylüyoruz ve diğer savaşlarla ilgili de aynı şeyi söylüyoruz. Bölgemizde gerçekten büyük bir barışa ve huzura ihtiyaç var, aksi takdirde savaşların yayılma riski giderek daha da artıyor ve ülkeler kendilerini normal şartlara göre değil, savaş şartlarına göre hazırlıyorlar kendi toplumlarını ve altyapılarını, dolayısıyla bu da beraberinde daha kolay savaş çıkmasıyla ilgili bir riski beraberinde getiriyor. Biz her zaman söylüyoruz, bu konuda bir duruş ortaya koyması gerekiyor uluslararası toplumun. Türkiye bu konuda elinden geleni yapıyor, en son katıldığımız Barış Konferansı’nda da çok sayıda ülke vardı. Orada biz, diğer pozisyonlardan farklı olarak artık bu küresel bölünmenin, Ukrayna savaşı üzerinden küresel bölünmenin daha da derinleşmemesi için ve trajedinin de durması için bir an önce anlamlı görüşmelerin başlaması gerektiği görüşümüzü ortaya koyduk, bunu önümüzdeki diğer platformlarda koymaya devam edeceğiz. Günün sonunda Türkiye’nin sözü önemli, Cumhurbaşkanımızın sözü önemli, bu ağırlığımızı barış yolunda kullanmaya devam edeceğiz.

SORU- [SİMULTANE TERCÜME] Çekya Dışişleri Bakanı’na sormak istiyorum.

Göçten bahsetmiştiniz ve konuyla ilgili iş birliğinden bahsetmiştiniz. Bu iş birliği kapsamında 2016 yılında Türkiye ve Avrupa Birliği arasında bir göç anlaşması imzalandı. Şu anda bazı Avrupa Birliği ülkeleri sığınma başvurularının üçüncü ülkelerde işleme alınmasından bahsediyor, örneğin İtalya. Türkiye bu ülkelerden biri olabilir mi? Ankara’daki hükümet bunun için ne ister? Sayın Hakan Fidan bir şey eklemek isterse tabii ki yanıt verebilir.

ÇEKYA DIŞİŞLERİ BAKANI JAN LIPAVSKY- [SİMULTANE TERCÜME]

https://youtu.be/ypMV3uv3Ysw?t=938

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bu konuda ben de birkaç şey söylemek istiyorum. Düzensiz göç ve mülteciler konusunda biz de oldukça hassasız bildiğiniz gibi, yani bu konuda ülkemiz gerçekten büyük miktarlarda göç alan bir ülke. Belki Avrupa Birliği’ndeki toplam göç miktarından daha fazlasını biz kısa bir sürede aldık, bu konuda çok yüksek bir farkındalığımız var. Bu konuda Avrupa Birliği kurumlarıyla ve Avrupa ülkeleriyle yürüyen çalışmalarımız var. Özellikle İçişleri Bakanlığımız son derece sistemli, yapıcı bir şekilde bu konuda ilgili muhataplarıyla çalışıyorlar.

Diğer taraftan, göç gönderen ülkelerle ve rota olan ülkelerle yürüyen çalışmalarımız var, bunlar genelde doğumuzda ve güneyimizde. Diğer taraftan bizim gibi göç alan ülkelerle, Avrupa Birliği ülkeleriyle yakın istişarelerimiz ve ortak çalışmalarımız var, bu iki taraflı bir konu.

Esas itibarıyla göçü önlemede tedbir almakla beraber, diğer taraftan bunun ana sebeplerine inip, yani göç veren ülkelerin sosyoekonomik, siyasal şartları nelerdir, bu konuda bizler neler yapabiliriz, bunun üzerinde aslında biraz da yoğunlaşmak gerekiyor. Bizler sorumlu şahıslar olarak biraz da bu konuları kendi aramızda konuşuyoruz, yani İçişleri Bakanlığımızın, gümrük muhafazacılarının aldığı, göçmen görevlilerinin aldığı birtakım tedbirler var, ama esas itibarıyla konu ana bir siyaset belirleme meselesi, strateji belirleme meselesi. Gerek Avrupa Birliği’nin, gerek gelişmiş dünyanın oturup bölgesel birtakım göç vermeye sebep olan sorunları ele alması ve tartışması, buna birtakım tedbirler getirmesi gerekiyor. En azından bu sorunların varlığını tanıması gerekiyor. Sorunların kendisini görmezden gelip, bu sorunların sonuçları olan göçmenleri sadece yönetmeye çalışmak geçici süre bir sonuç üretiyor, ama bu kalıcı bir sorun hâline dönüştüğü için bizim meselenin esasına bakmamız gerekiyor uluslararası toplum olarak ve bu konudaki çalışmalarımız da devam ediyor.

Ben tekrar teşekkür ediyorum.

* Interpress deşifresidir.