DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli basın mensupları, bugün Ankara’da çok değerli bir dostumuzu, Endonezya Dışişleri Bakanı Sayın Retno Marsudi’yi ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. Kendilerine sizlerin huzurunda bir kez daha hoş geldiniz diyorum.
Geçtiğimiz Temmuz ayında ben de ASEAN Dışişleri Bakanları Toplantısı için Cakarta’yı ziyaret etmiştim. Bu ziyaret esnasında ikili ziyaret yapma imkanımız da oldu. Onun için bu vesileyle de Sayın Bakana misafirperverliği için çok teşekkür etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Güneydoğu Asya’daki stratejik ortaklarımızdan Endonezya ile köklü tarihi ve kültürel bağlarımızdan güç alan ilişkilerimizi her alanda geliştirmekteyiz. Bugünkü görüşmelerimizde de Türkiye-Endonezya Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk toplantısının hazırlıklarını ele alma imkanımız oldu. Bildiğiniz gibi bu mekanizma Sayın Cumhurbaşkanımızın 2022 tarihinde Bali ziyaretleri sırasında tesis edilmişti. Bu çerçevede ikili ilişkilerimizin tüm veçhelerini görüşme şansımız oldu. Endonezya’nın seçilmiş Cumhurbaşkanı Sayın Prabowo’nun ülkemizi ziyareti dahil önümüzdeki dönemde üst düzey ziyaretlerin devamı hususunda da mutabık kaldık.
Kıymetli basın mensupları, görüşmelerimizde ekonomik ve ticari ilişkilerimizi, yenilenebilir enerji ve helal gıda dahil çeşitli alanlarda geliştirme hususunda mutabık kaldık. Ticaret hacmimizin liderlerimiz tarafından belirlenen 10 milyar Dolar hedefine ulaşması için atabileceğimiz adımları istişare ettik. Kapsamlı ticaret ve ekonomik iş birliği anlaşmasının müzakereleri devam ediyor. Endonezya’nın yeni başkenti Nusantara’nın inşa sürecinde Türk müteahhitlik firmalarının da rol almasını istiyoruz.
Değerli mevkidaşıma savunma sanayi iş birliğimizin artarak devam etmesini ve firmalarımızın Endonezya ordusunun modernizasyonunda daha fazla rol almasını arzu ettiğimizi ilettim. Terörle mücadele dahil önümüzdeki dönemde imzalanabilecek belgeleri gözden geçirdik. FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadele konusunda çalışmaya devam edeceğiz. Ayrıca bugün ilişkilerimizin daha da derinleşmesini sağlayacak önemli bir karar daha aldık. İki ülke arasında Savunma Bakanları ve Dışişleri Bakanlarının yer alacağı 2+2 formatında bir mekanizma kurulması konusunda mutabık kaldık.
Değerli arkadaşlar, bugün görüştüğümüz güncel, bölgesel ve küresel gelişmelerin odağında takdir edersiniz ki Filistin meselesi yer almaktaydı. Bu vesileyle Endonezya’yla Filistin konusundaki tutum ve hassasiyetlerimizin ortak olduğunu bir kez daha görmekten memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Endonezya’nın da yer aldığı İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Birliği Temas Grubu olarak Gazze’ye yönelik saldırılara ilişkin uluslararası farkındalığı artırmak için önemli çalışmalarda beraber görev aldık. Biliyorsunuz Gazze Temas Grubu Toplantısına katılmak üzere Riyad’daydım. Burada öncelikle Temas Grubu olarak kendi aramızda, bilahare Batılı ülkelerin de temsilcilerinin katılımıyla toplantılar yaptık. Filistin devletinin tanınması ve iki devletli çözüme odaklanan mesajlarımızı bir kez daha kuvvetle vurguladık. Bazı Batılı ülkelerin artık iki devletli çözümün bir şart olduğunu kabul ettiklerini, İsrail kadar Filistin’in de güvenliğinin sağlanmasının eşit derecede önem taşıdığını teslim ettiklerini görmekten memnuniyet duyduk.
Tüm bu çabalarımızla artık tüm dünyanın en azından söylem bazında da olsa aynı noktaya geldiğini görmekteyiz. Bazı Avrupa ülkelerinin Filistin’i tanımaya yakın olduklarını söylemeleri de ayrıca umut vericiydi. Biliyorsunuz halihazırda 136 civarında ülke Filistin’i tanımakta, fakat ağırlıklı olarak Avrupa ülkeleri ve Amerika tanımadığı için özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Filistin’in statüsü tescil edilmemekte. Şu anda geldiğimiz aşama, bu yaygın tanımanın daha büyük uluslararası meşruiyete ve kabule dönüşmesi için başta Amerika olmak üzere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne daha büyük bir baskı uygulanması. Bu noktada sistemli ve yoğun çalışmalarımıza dostlarımızla beraber devam ediyoruz. Uluslararası kamuoyunun bu tepkisine karşın İsrail büyük bir pervasızlık ve cüretle Filistinli sivillere karşı işlediği suçları sürdürmektedir. Artık zaman bu söylem birliğinin uygulamaya geçme zamanıdır. Bu insanlık dışı duruma hep beraber uluslararası toplum olarak sistemli bir şekilde, aktif bir şekilde dur dememiz gerekiyor.
Kıymetli basın mensupları, 21. yüzyılda Gazze’de açlıktan ölümler yaşanırken, İsrail ordusunun çekildiği yerlerde toplu mezarlar ortaya çıkarken, kadın, çocuk, hasta, yaşlı demeden siviller hedef alınırken, uluslararası toplum daha neyi beklemekte? Artık zorlayıcı tedbirlerin gündeme gelmesi gerektiği ortadadır. İsrail’in Filistin halkını boyunduruk altına alma ve topraklarından sürme çabasını ne Filistinliler, ne Türkiye, ne adalet ve hukuk arayışında olan diğer ülkeler, ne de uluslararası toplum vicdanı kabul etmeyecektir. Bir tercihle karşı karşıyayız; ya hukuktan ve insanlıktan yana olacağız ya da zulmün yol açtığı sorunların bedelini hep birlikte ödeyeceğiz. Bu hususu özellikle İsrail’in suçlarına kefil olan, ancak tüm uluslararası sistemi ve güvenliği tehlikeye atan ülkelere ikaz olarak bir kez daha vurgulamak istiyorum. Krizin başından beri Gazze’de yaşanan bu insanlık trajedisinin dünyanın dört bir yanında toplumsal olayları tetikleyebileceğini önceden söyledik, uyardık. Bugün görüyorsunuz İsrail’e koşulsuz, şartsız destek olan ülkelerde halk sokaklara dökülmüş durumda. Daha da vahim bir noktaya gelmemek için bu ülkelerin bir an evvel uyanması gerekiyor. Gazze’de akan kan yalnızca Filistinlilerin kanı değildir. Gazze’de insanlık bir sınav vermektedir.
Değerli basın mensupları, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları vicdanlarda yargılanmakta ve mahkum edilmektedir. Şüphesiz bu saldırıların hukuki düzlemde de yargılanması gerekmektedir. İsrail’in bu cürümleri hakkında Uluslararası Adalet Divanında devam eden süreçler mevcuttur. Güney Afrika’nın başvurusunun hemen ardından 3 Ocak 2024’teki açıklamamızla bu başvuruyu memnuniyetle karşıladığımızı kaydetmiştik. Güney Afrika’nın bu başvurusunun ardından uluslararası toplumun nasıl bir tepki alacağı, Türkiye’nin bu durumdaki müdahalesinin nasıl olması gerektiği konusunda da Cumhurbaşkanımız tarafından verilen bir talimat mevcuttu. Biz ilk günden itibaren bu konuda iki yönlü bir çalışma sürdürdük.
Birincisi, hukukçularımızla bir araya gelerek Türkiye’nin Güney Afrika’yı destekler şekilde davaya müdahil olması hukuken nasıl ve hangi gerekçelerle mümkün olacak, onu çok detaylı bir araştırma sürecine girdik. İkincisi de, sadece Türkiye değil, uluslararası toplumun diğer üyelerinin de, aynı endişelerini taşıyan özellikle üyelerin de bu davaya müdahil olmaları, müdahil olma şartları ve müdahil olmayla ilgili düşünceleri konusunda da çok ciddi görüş alışverişinde bulunduk. Geçen süre içerisinde hukuki cephede Bakanlık hukukçularımız, Adalet Bakanlığımız, üniversitedeki hocalarımız hep beraber çok yoğun bir çalışma yaptılar ve çalışmalarımızı belli bir noktaya getirdik.
Buna paralel olarak ikinci kulvarda da son olarak Riyad’da da yaptığım gibi, özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Birliği ülkeleri başta olmak üzere Filistin’i tanıyan, devlet olarak tanıyan diğer ülkelerle yaptığımız görüşmelerde de şunu gördük: Bazı ülkeler de bu konuda tavır almaya hazır hale gelmiş durumdalar. Şu ana kadar biliyorsunuz, sadece iki ülke, Nikaragua ve Kolombiya, bu konuda somut bir tutum aldı, başvuruda bulundu. Biz de bugün yaptığımız değerlendirmelerin neticesini Sayın Cumhurbaşkanımıza arzettik ve alınan siyasi karar gereği buradan ilk kez duyurmak istiyorum; Türkiye olarak Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanında açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik.
Bu adımla Uluslararası Adalet Divanı önündeki sürecin doğru yönde ilerlemesini temenni ediyoruz. Esasen, ifade ettiğim gibi, bu başvurumuza yönelik çalışmalarımız çok uzun süredir devam etmekteydi. Biz bundan sonra, bu siyasi karar Cumhurbaşkanımız tarafından alındıktan sonra ve şu anda bütün dünyaya duyurulduktan sonra hukuki çalışmalarımızı tamamlayacağız. Bu esnada bütün dost ve müttefik ülkelerle bu konuda daha fazla ne yapılabilir, daha fazla hangi ülkeler başvuruda bulunabilir onun çalışması içerisinde olmaya devam edeceğiz. Çalışmamızın hukuki metni tamamlandığı zaman da alınmış olan bu siyasi kararı fiiliyata geçirmek için resmi müracaatımızı Uluslararası Adalet Divanı’na yapacağız. Türkiye olarak her durumda Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, Sayın Marsudi’yle Filistin konusu başta olmak üzere her zaman temasta kalacağız ve istişarelerimizi kendisiyle devam ettireceğiz. Endonezya’yla birlikte Gazze Temas Grubu bünyesinde ve farklı platformlarda Filistin halkının meşru davasını savunmaya devam edeceğiz.
Sözlerime son verirken, Sayın Bakana bir kez daha ülkemize hoş geldiniz diyorum ve müsaadenizle sözü kendisine veriyorum.
Buyurun Sayın Bakan.
ENDONEZYA DIŞİŞLERİ BAKANI RETNO MARSUDİ- [SİMULTANE TERCÜME]
https://www.youtube.com/live/L4UC8gLpjxM?si=vUSOYA6WjYgZNAQ2&t=657
* Interpress deşifresidir.