Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile Ortak Basın Toplantısı, 26 Nisan 2024

YENİ ZELANDA BAŞBAKAN YARDIMCISI VE DIŞİŞLERİ BAKANI WINSTON PETERS- [SİMULTANE TERCÜME]

https://youtu.be/4sQuIUhWu0Q

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli basın mensupları, Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Winston Peters ve heyetini ülkemizde ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Sayın Peters dün Çanakkale’de düzenlenen Anzak Günü Anma Törenlerine katılmıştı, bugün de İstanbul’da kendisiyle iki ülke ilişkilerimiz açısından oldukça verimli görüşmelerde bulunduk.

Bildiğiniz üzere, bu yıl Çanakkale Kara Savaşlarının 109. yıl dönümü. Bundan tam 109 yıl önce, bir grup ülke Çanakkale üzerinden ülkemizi işgal etmeye çalışmıştı, ama 250 bin şehidimizin kanı pahasına biz bu işgale geçit vermedik.

Bu vesileyle tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.

Çanakkale Savaşları, Yeni Zelanda ve Avustralya halklarını da derinden etkilemişti. Bu etki, iki genç devletin milli kimlik anlatısının merkezinde yer almaktadır. Bu ortak acıdan, Türkiye’nin bu iki devletle her geçen gün güçlenen dostluğu doğmuştur. Anma Törenleri halklarımız arasındaki bağları kuvvetlendiriyor, dünyaya güçlü dostluk ve barış mesajları veriyor. Dostluğumuzun daha da gelişmesi için Yeni Zelanda makamlarıyla birlikte çalışmaya devam edeceğiz.

Değerli basın mensupları, bugün Sayın Bakanla yaptığımız görüşmelerde ticaret, turizm ve yatırım alanlarındaki ilişkileri güçlendirmenin önemine değindik. Geçtiğimiz yıl 174 milyon Dolar ticaret hacmine ulaştık, ancak takdir edersiniz ki bunu yeterli görmüyoruz.

Karma Ekonomik Komisyon toplantısının bu yıl gerçekleştirilmesi için çalışmalarımıza başladık.

Ülkemiz gibi Yeni Zelanda da deprem felaketiyle karşı karşıya kalan bir ülke. 6 Şubat depreminde Yeni Zelanda’nın gösterdiği destek ve dayanışmayı her zaman minnetle hatırlayacağız.

Az önce AFAD ile Yeni Zelanda Afetle Mücadele Kuruluşu NEMA arasında işbirliği mutabakat zaptı imzalandı. AFAD Başkanımız da bizimle beraberdi. Bu mutabakat muhtırasının bu alandaki işbirliği ve tecrübe paylaşımımızı güçlendirmesini temenni ediyorum.

Yeni Zelanda Geniş Pasifik Bölgesinde önemli bir konuma sahiptir. Türkiye de 2004 yılından bu yana Pasifik Adaları Forumu’na diyalog ortağıdır. Sayın Bakanla Pasifik Adaları’nın karşı karşıya kaldığı iklim değişikliği ve kalkınma gibi konularda da fikir alışverişinde bulunduk.

Bugünkü görüşmelerimizde güncel bölgesel ve küresel gelişmeleri de ele alma imkanımız oldu, küresel tehdit ve sınamaları değerlendirdik. 15 Mart 2019 tarihinde Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde Müslümanlara yapılan saldırıda ölenleri rahmetle anıyorum.

15 Mart, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından İslamofobiyle Mücadele Günü olarak kabul edilmişti. Ancak, ne yazık ki 2019’dan bu yana İslam karşıtlığının Batı Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada arttığını görüyoruz. İslam düşmanlığı ve ırkçılık çoğu zaman birbiriyle iç içe geçen bir olgu haline gelmiştir. Tüm hükümetlerin her türlü ırkçılık ve aşırıcılıkla mücadelede gereken azami özeni göstermesi şarttır.

Değerli basın mensupları, Filistinlilere karşı devam eden zulüm ve katliam da ırkçılığın bir sonucudur. Uluslararası kamuoyu, Filistin meselesinin tarihsel gelişimini yeniden hatırlamalıdır. Filistin halkının en temel toplumsal ve bireysel hakları seneler içerisinde ellerinden alınmıştır.

Bugün de İsrail, Gazze halkına “senin yaşama hakkın dahi yok” diyor. İsrail sadece Filistinlileri öldürmüyor, uluslararası hukuku da öldürüyor. Netanyahu Hükümeti, Batılı ülkeleri bir seçim yapmakla baş başa bırakmıştır. Ya İsrail’e kayıtsız şartsız destek verilecek ya da insanlığın bütün ortak değerleri savunulacak. Biz Filistinlilerin hakkını savunmanın tüm dünyanın görevi olduğunu düşünüyoruz. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bir bütünlüğe haiz bir Filistin Devleti kurulana kadar bu davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bir kez daha uluslararası toplumu yaşanan haksızlıklara karşı çıkmaya ve Filistin Devletini tanımaya davet ediyoruz.

Değerli basın mensupları, sözlerime son verirken Yeni Zelenda’yla dostluğumuzu her alanda geliştirmek amacıyla çalışacağımızı bir kez daha kuvvetli bir şekilde vurgulamak istiyorum. Huzurlarınızda Sayın Peters’a ziyareti için tekrar teşekkür ediyorum.

SORU- Efendim, ilk sorum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 Nisan’da 13 yıl aradan sonra Irak’a bir resmi ziyareti olmuştu, öncesinde sizin de temaslarınız vardı aslında o noktada. Bu görüşme sonrasında, bu temas sonrasında önemli anlaşmalar imzalandı ki bunların başında aslında oradaki ziyarette gördüğümüz terörle mücadele konusu vurgulandı, ticaret hacmine dair önemli mesajlar vardı ve Kalkınma Yolu Projesi imzalandı. Bu anlamda bakacak olursak, iki ülke ilişkileri anlamında artık yeni bir sürecin başladığını söylemek mümkün mü?

Diğer sorum da, siz de bahsettiniz, Gazze’deki katliamla ilgili. Türkiye başından bu yana aslında sürekli olarak vurguluyor bu konudaki perspektifini, fakat önümüzdeki süreçte yeni adımlar atılmasını bekliyor muyuz? Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Teşekkür ederim.

Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan’da yaptığı Bağdat ve Erbil ziyaretleri gerçekten Türkiye Cumhuriyeti-Irak ilişkileri açısından tarihi öneme haiz bir ziyaret olmuştur. Sizin de sorunuzda ifade ettiğiniz gibi, bu ziyaret öncesinde çok sistemli ve yoğun bir çalışma gerçekleştirildi. Biliyorsunuz daha önce de defalarca ifade ettim, bizim, özellikle Cumhurbaşkanımızın Irak vizyonunda belli parametreler var. Bunların başında Irak’ın yıllardır artık çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle elindeki potansiyeli kullanan, siyasal istikrar ve bölge ülkeleriyle entegre bir şekilde, barışçıl, komşuluk ilişkileri içerisinde olan bir ülke olarak olmasını biz her zaman için arzu ediyoruz. Bu vizyon doğrultusunda bizler neler yapabiliriz, hep bunun arayışı içerisinde olduk. Bu ziyarette ve öncesinde yapılan çalışmalar gerçekten hem tehditleri, hem fırsatları aynı anda masaya yatıran, her ikisine de sistemli, kurumsal, kalıcı çözümler getirme amacı taşıyan bir ziyaretti. Öncesinde yapılan çalışmalarda başta terörle mücadele olmak üzere su konusu, enerji konusu ve Kalkınma Yolu konusunda temel anlaşma metinlerinin prensipte karara bağlanması konusu fevkalade önemliydi. Cumhurbaşkanımızın ziyareti esnasında 26 anlaşma imzalandı. Bunlar sizin de ifade ettiğiniz gibi ekonomi, enerji, terörle mücadele, gümrük ticareti gibi çok çeşitli alanlarda imzalanan anlaşmalardı. Biz bundan sonra hem terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerleteceğiz, hem de Kalkınma Yolu gibi çok somut projelerle iki ülke arasındaki ilişkileri daha ileri bir noktaya taşıyacağız.

Diğer yandan Erbil ziyaretinde de Cumhurbaşkanımız, Bölgesel Yönetime destek mesajını yinelemiştir. Orayla olan dostluk ve komşuluk ilişkimiz fevkalade önemlidir. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız, Erbil’le Bağdat arasındaki ilişkilerin iyi istikamette seyretmesi konusuna önem vermektedir. Bu iki şehir arasındaki ilişkinin iyi olması, federal başkentle Bölgesel Yönetimin ilişkilerinin iyi olması hem ülke istikrarı için önemli, hem de bölge güvenliği için önemli.

Diğer taraftan, Gazze’yle ilgili sorunuza cevaben şunları söyleyebilirim: Bu konudaki çalışmalarımız kesintisiz devam ediyor; hem Türkiye olarak hem uluslararası toplumla, bölgesel ortaklarımızla yaptığımız çalışmalar olarak. Her geçen gün yeni bir diplomatik mevzi, yeni bir insani mevzi kazanarak savaşımıza, mücadelemize devam ediyoruz. Bunların bir kısmı kamuoyu tarafından görülüyor, bir kısmı görülmüyor. Özellikle devlet aktörleriyle yaptığımız çalışmalar gerçekten önemli bir yer tutuyor. Bugünlerde Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir işbirliği var. Hafta sonu Riyad’a yapacağım bir ziyarette de İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Ligi tarafından oluşturulan Temas Grubu’nun diğer üyeleriyle bir araya geleceğiz. Başka ülkelerle de bir araya gelip özellikle Filistin Devletinin tanınması konusunda başka neler yapılabilir, onunla ilgili çalışmalarımıza devam edeceğiz. Daha önce de söyledim, eğer biz Filistin Devleti başta olmak üzere önemli siyasal adımlar atmada, uluslararası toplumu harekete geçirmede başarısız olursak, bu yaşadığımız Üçüncü Gazze Savaşı, ki en vahşi olanı, son olmayacak. Dolayısıyla, bizim kalıcı bir çözüm getirmek için var gücümüzle çalışmamız gerekiyor.

Diğer taraftan, mevcut vahşetin durması, insani yardımların sağlanması için de mevcut dostlarımızla, müttefiklerimizle ve uluslararası toplumla çok alanda çalışıyoruz. Birleşmiş Milletler’de arkadaşlarımız gece gündüz çalışıyorlar, Cenevre’de çalışıyorlar, İslam İşbirliği Teşkilatı’nda siyasi açıdan, insani açıdan inanılmaz bir mesai ve çaba var; ve sizin de gördüğünüz gibi dünya başkentleri de ayağa kalkmış durumda. Bir önceki basın toplantısı vesilesiyle söylediğim gibi, artık İsrail’in Gazze’yi işgali ve oradaki insanları öldürmesi, şehit etmesi, 35 bin masumun kanına girmesi meselesi ve işgale karşı olan direniş artık İsrail ve Filistinliler arasındaki bir ihtilaf, savaş olmaktan çıkmış, dünyada ezenlerle ezilenlerin mücadelesi haline dönmüştür. Uluslararası sistemin kurucularıyla, uluslararası sistem tarafından ezilen ve dışlanan aktörler arasındaki mücadeleye evrilmiştir.

Teşekkür ediyorum.

SORU- Benim sorum Yeni Zelanda Dışişleri Bakanına olacak. Yeni Zelanda’nın İsrail-Filistin ihtilafına ve son dönemde yaşanan bölgesel gelişmelere ilişkin bakış açısını nasıl izah edersiniz? Filistin Devletini tanımanız söz konusu olabilir mi önümüzdeki dönemde?

İkinci sorum ise Çanakkale Savaşlarının Yeni Zelanda milli bilincindeki rolünün son derece önemli olduğunu biliyoruz. Çanakkale’de ve Yeni Zelanda’da düzenlenen bu anma törenlerinin iki ülke arasındaki ilişkileri nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?

Teşekkürler.

YENİ ZELANDA BAŞBAKAN YARDIMCISI VE DIŞİŞLERİ BAKANI WINSTON PETERS- [SİMULTANE TERCÜME]

https://youtu.be/4sQuIUhWu0Q?t=804

* Interpress deşifresidir.